Düzce Escort Zeynep, Düzce’nin tenha orman yollarından birinde arabasıyla ilerlerken, akşamın serinliği yavaş yavaş etrafı sarmaya başlamıştı. Mini dar eteği, bacaklarını zarifçe sarıyor, dar gömleği ise her nefeste göğüslerini daha da belirginleştiriyordu. Saçları rüzgârda hafifçe dalgalanırken, radyoda çalan sakin bir şarkıya eşlik ediyordu. Düzce’ye Mert’le birkaç günlüğüne kaçmışlardı, ama Escort Düzce Zeynep’in ruhu her zaman özgürlüğe açtı. O yüzden, Mert kasabada bir şeyler almaya giderken, Zeynep kendini yollara vurmuştu.
Tam ormanın derinliklerine doğru ilerlerken, yol kenarında duran eski model bir arabayı fark etti. Kaputu açık, dumanlar yükseliyor, yanında ise uzun boylu, geniş omuzlu bir adam sinirle lastiğe tekme atıyordu. Zeynep, arabayı yavaşça kenara çekti ve camı indirdi. “Yardım lazım mı?” diye seslendi, sesinde hem merak hem de hafif bir flörtöz ton vardı. Adam başını kaldırıp ona baktı. Esmer teni, dağınık saçları ve birkaç günlük sakalıyla, Düzce’nin bu ıssız yolunda beklenmedik derecede çekici görünüyordu.
“Evet, sanırım motor hararet yaptı. Telefon da çekmiyor burada,” dedi adam, sesi derin ve biraz hırçındı. Zeynep, arabadan inerken eteğini hafifçe düzeltti, ama hareketleri bilinçli bir yavaşlıkla doluydu. “Ben Zeynep,” dedi gülümseyerek, elini uzatırken. Adam, kirli ellerinden birini pantolonuna silip tokalaştı. “Emre. Sağ ol durduğun için, buralarda pek insan geçmez.” Zeynep, Emre’nin gözlerinin gömleğinin üst düğmelerine kaydığını fark etti ama hiç bozuntuya vermedi. Aksine, bu ilgiden hoşlanmıştı.
“Bakayım, belki bir fikrim olur,” dedi Zeynep, kaputa doğru eğilerek. Aslında arabalardan çok anlamazdı, ama Emre’nin ona yaklaşmasını sağlayacak bir bahaneydi bu. Eğildiğinde, eteği biraz daha yukarı sıyrıldı, gömleği ise göğüslerini iyice ortaya çıkaracak şekilde gerildi. Emre, yanına gelip motoru incelerken, Zeynep’in kokusunu alabiliyordu; hafif çiçeksi, ama bir o kadar da baştan çıkarıcı. “Sanırım radyatör su kaçırıyor,” dedi Emre, ama sesi biraz dalgındı. Zeynep döndü, göz göze geldiler. Aralarındaki mesafe birkaç santime inmişti.
“Teşekkür borçluyum sana,” dedi Emre, gözlerini Zeynep’ten ayırmadan. “Biraz ileride bir yer biliyorum, bir şeyler içip motorun soğumasını bekleriz. Gelir misin?” Zeynep’in dudaklarında bir gülümseme belirdi. “Neden olmasın?” dedi, sesinde davetkâr bir tonla. Arabasına geri döndü, Emre de kendi arabasını kilitleyip Zeynep’in yan koltuğuna oturdu. Yol boyunca ikisi de sessizdi, ama havada garip bir elektrik vardı. Zeynep, Emre’nin geniş ellerini, kollarındaki kasların hafifçe belirginliğini fark ediyor, aklından geçenleri bastırmaya çalışmıyordu.
Birkaç kilometre sonra, ormanın içindeki küçük bir ahşap bara vardılar. İçerisi loş, birkaç masası ve eski bir jukebox’ıyla tam bir yol kenarı mekânıydı. Emre, iki bira söyledi ve masaya oturduklarında, Zeynep bacak bacak üstüne attı, eteği biraz daha yukarı kaydı. Emre’nin gözleri yine ona kilitlenmişti. “Düzce’de sık sık böyle yollara mı çıkarsın?” diye sordu Emre, biradan bir yudum alırken. Zeynep güldü, “Sık sık değil, ama bazen canım macera ister. Sen buralarda ne yapıyorsun?” Emre, kasabada bir marangoz atölyesi olduğunu, bazen malzeme almak için şehre gittiğini anlattı. Konuşurken ellerini masada gezdiriyor, Zeynep’e her bakışında gözleri biraz daha derinleşiyordu.
Biralar bittikten sonra, Emre, “Araba hâlâ soğumamıştır, istersen biraz dışarıda dolaşalım,” dedi. Zeynep başını salladı ve ikisi barın arkasındaki ormanlık alana doğru yürüdü. Hava iyice kararmış, yıldızlar gökyüzünde parlamaya başlamıştı. Zeynep, topuklu ayakkabılarıyla hafifçe tökezleyince, Emre kolundan tuttu. “Dikkat et,” dedi, ama eli Zeynep’in kolunda biraz fazla kaldı. Zeynep, bu temastan hoşlanmıştı. Dönüp Emre’ye baktı, “Beni düşmekten kurtardın, şimdi sıra bende mi?” dedi, sesi alaycı ama bir o kadar da davetkâr.
Emre, bu sözü bekliyormuş gibi Zeynep’i kendine çekti. Dudakları bir anda birleşti, öpüşmeleri vahşi ve açlıkla doluydu. Emre’nin elleri Zeynep’in beline kaydı, sonra yavaşça eteğinin altına uzandı. Zeynep, gömleğinin düğmelerini çözmeye çalışırken, Emre’nin sert elleri teninde geziniyordu. “Burada mı?” diye fısıldadı Zeynep, ama sesinde tereddüt yoktu. Emre, “Kimse gelmez,” diye mırıldandı, Zeynep’i bir ağaca yaslayarak. Zeynep’in sırtı sert kabuğa dayandı, ama bu rahatsızlık bile onu daha çok ateşliyordu.
Emre, Zeynep’in gömleğini tamamen açtı, göğüsleri loş ay ışığında belirginleşti. Eğilip boynunu öpmeye başladı, sonra daha aşağılara indi. Zeynep’in nefesi hızlandı, elleri Emre’nin saçlarına dolandı. Eteği tamamen yukarı sıyrılmış, iç çamaşırı bir kenara çekilmişti. Emre, diz çöküp Zeynep’in bacaklarının arasına yerleştiğinde, Zeynep’in inlemeleri ormanın sessizliğini bozdu. Her hareketi, her dokunuşu, Zeynep’i daha da çıldırttı. Emre’nin dudakları, dili, Zeynep’in teninde izler bırakırken, Zeynep başını geriye atıp yıldızlara baktı. Zevk dalgaları bedenini sararken, bir an Mert’i düşündü, ama bu düşünce onu durdurmadı, aksine daha da ateşledi.
Bir süre sonra Emre ayağa kalktı, pantolonunu indirip Zeynep’i kendine çekti. Zeynep, ağaca daha sıkı tutundu, Emre’nin güçlü kolları onu havada tutuyordu. Birleşmeleri hızlı, sert ve tutkuluydu. Zeynep’in inlemeleri, Emre’nin hırıltılarıyla karıştı. Ormanın sessizliği, onların ritmiyle bozuluyordu. Emre, Zeynep’in kulak memesini ısırıp, “Çok güzelsin,” diye fısıldadı. Zeynep, bu sözleri duyarken bir yandan da kontrolü ele almayı seviyordu. Elleriyle Emre’nin göğsüne bastırıp onu yere yatırdı. Üstüne çıkıp hareket etmeye başladığında, Emre’nin gözlerindeki şaşkınlık ve hayranlık Zeynep’i daha da coşturdu.
Zamanın nasıl geçtiğini anlamadılar. Ter içinde, nefes nefese kaldıklarında, Zeynep sırtüstü yere uzandı, Emre de yanına. Gökyüzündeki yıldızlar, sanki onların bu anına tanıklık ediyordu. “Bunu beklemiyordum,” dedi Emre, gülerek. Zeynep, “Ben de,” diye cevap verdi, ama yalan söylüyordu. Bu tür anlar, onun hayatının bir parçasıydı. Mert’e anlatacağı yeni bir hikaye daha doğmuştu.
Bir süre sonra toparlandılar. Zeynep, gömleğini ilikleyip eteğini düzeltti, ama hâlâ o vahşi enerjisi üzerindeydi. Emre, “Arabaya bakalım mı?” dedi, sesinde hâlâ bir titreme vardı. Zeynep başını salladı. Bara geri dönüp Emre’nin arabasına gittiklerinde, motor soğumuştu. Emre, “Beni kurtardın, teşekkür ederim,” dedi. Zeynep, “Asıl ben teşekkür ederim,” diye cevap verdi, göz kırparak. Arabasına binip oradan ayrılırken, aynada kendine baktı. Dudaklarında hâlâ Emre’nin tadı, bedeninde ise o anın sıcaklığı vardı. Mert’e her şeyi en ince detayına kadar anlatacaktı, ve bunu düşünmek bile onu yeniden heyecanlandırdı.
Şimdi bir konuda anlaşalım bunu baştan söylüyorum. Swinger eş değiştiren cinsel zevkine erişmek için illa karı koca olmak mı gerekiyor. Şahsen benim s...
İzmir'in yakışıkllı, elit ve kültürlü erkekleri merhaba. Ben İzmir Escort Sunay. Kendi yerim yok, otele ve pansiyona ge...
Gaziemir Türbanlı Escort kalma isteğinde bulunasınız ki! Emin olun çevrenizde gördüğünüz güzel bayanların dahi sunamayacağı ateşli ve daha özel bir il...
Buca escort Hemen söyleyeyim saatlik eskort olarak zaman geçirebilirim ama ayrıca gecelik hatta günlük şekilde de görüşme yapabilirim...
Sevgiliniz var ama gizli şekilde başka biriyle ilişki aramaya geldiyseniz, doğru yeriniz her zaman burasıdır. İzmir escort kızınız ol...
Buca Zenci Escort sahip olduğumuzu biliyorum ve geç olmadan bir araya gelmeye ne dersin o halde fazla beklemeye gerek yok bence sende...
Sevgi dolu beyefendiler selamlar. Ben erkekleri ve sevişmeyi severim ve tabi ki kalite benim için olmazsa olmazdır. Yeni kişiler beni daima heyecanlan...
Merhaba canlarım. Fantastik bedenimi dünyaya zevk vermek için kullanmaya karar veren gizemli eskort kızının geçmişi hakkında bir şeyler öğrenmeye ne d...
İzmir Zenci Escort Bayan ile harıkaların dıp not noktasına gecme zamanı geldı sanırım beyler yaşanılmıslıkları kenara bırak ve kollarma kendını usulca...
Olaylara yeni bir pencereden bakarlar ve güzellik konusundaki değeri anlatırken tatlı dilini konuşturur ve erkeğin yılanı deliğinden çıkaracak olduğu ...